Twitter
Berkay Mordoğan
Berkay Mordoğan

Pastaya motor yağı, salataya deodorant

18 Temmuz 2016 Pazartesi

"Yemek fotoğrafı" denince çoğu insanın aklına Instagram'a girince gördüğü, artık neredeyse hepsi birbirinin aynı olan fotoğraflar geliyor.

Hani şu insanların restorana gidip de tatmak istediğinden değil, üstünden garsonun döktüğü erimiş çikolatanın videosu yüzünden sipariş ettiği tatlıların fotoğrafları.

Ama şuna da dikkat etmek gerekiyor ki televizyonlarda gördüğümüz o burgerlerin, billboard'lardaki o dondurmaların fotoğrafları çok farklı, sosyal medyada karşımıza çıkan ya da kendi çektiğimiz fotoğraflara benzemiyor, değil mi? 

Hatta aynı ürünü gidip satın aldığımızda "O fotoğrafı çeken bu salataya neresinden bakmış da kabın bir karış yukarısına kadar tepelenmiş ama hiç ezilmiş durmayan, içinden hayat fışkıran parlak yapraklar görmüş?" diye sormamak elde olmuyor.

Cevabı ise müthiş basit, eğer fotoğrafı çekilen salatanın ta kendisi olsaydı önünüzde, tadına bakamadan kusardınız. Pek bilinirliği olmayan, Türkiye'de yaygınlaşmaya yeni yeni başlayan iki kardeş meslek var, yemek fotoğrafçılığı ve yemek stilistliği.

Stilist, evet. Bu sanatı icra eden kimselerin amacı sadece fotoğraflayacakları yemeklerin iştah açıcı görünmesini sağlamak olduğundan, bu konuda kendilerine yardımcı olacak birtakım oyunlar oynamaktan da kaçınmıyorlar. Ama şunu da düşünmek gerekiyor ki, yemek fotoğrafı çekmek, manzara çekmeye benzemiyor, ürünler çok kısa zamanda özelliklerini yitirebiliyorlar.

Dondurma fotoğrafı çekerken, mesela yerken bile dakikalar içinde elimize damlamaya başlayan bir ürün, sizce parlak ışıkların altında erimeden ne kadar dayanabiliyor? İşte tam da bu yüzden, yemek fotoğrafçıları dondurma yerine domuz yağı, oyun hamuru gibi şeyler kullanabiliyorlar.

"E ama ben böyle yavaş yavaş eriyen dondurma reklamı da gördüm?" diyecek olanlardan ricam, beyaz tutkalın neye benzediğini biraz düşünün. O salata mesela, altında patates püresinden bir yastık olduğuna söz verebilirim. Sadece salatanın yapraklarından öyle bir mimari çıkması pek mümkün olmayacağından, tabağı patates püresiyle doldurup yaprakları teker teker dikmek size de mantıklı gelmiyor mu? Üzerine biraz da damlacık olsun diye deodorant sıktınız mı, tamam.

İş burada bitmiyor, tatlıların üzerindeki o parlak, olsa da bardak bardak içsem dediğimiz şuruplar nasıl o kadar güzel gözükebiliyor ki? Bunu siz de yapabilirsiniz, birazcık motor yağı döküverin pastanızın üzerine, gelsin like'lar.

 Izgara etlerin üzerinde öyle cetvelle çekilmiş gibi düzgün çizgi gördünüz mü hiç? Teker teker ısıttığınız ince metal çubukları pirzolanızın üzerine bastırmaya sabrınız varsa neden olmasın! Bu işin bir de detaya verdiği önem var ki, akıllara zarar. Ahududu, böğürtlen gibi meyveler mesela, en güzel görünenini seçip üstündeki kılları cımbızla teker teker çeken mi istersiniz, hamburger ekmeğinin üstüne teker teker susam yapıştıranını mı...

Fotoğrafı çektikten sonra bir de düzenleme kısmı var, ekmeklerin çatlakları siliniyor, ısı tabancasıyla eritilmiş peynirin köşeleri düzeltiliyor, köfteler parlatılıyor. Diyeceğim o ki, sizin yemeğiniz değil farklı görünen, farklı olan fotoğraftaki.

Ha siz yine yiyeceğiniz yemeklerin fotoğraflarını koyun Instagram'a, hem onlar daha samimi.