Twitter
12 Ocak 2018 Cuma

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da "Marmara Üniversitesi 135. Kuruluş Yıl Dönümü Programı"na katıldı. Erdoğan, özetle şunları söyledi:

Şahsımın mezuniyetinden bir yıl sonra bugünkü adını alan Marmara Üniversitesimiz 84 binin üzerindeki öğrenci ve 3 bin 277 öğretim üyesi ile ülkemizin önde gelen yüksek öğretim kurumları arasında mümtaz bir yere sahiptir. Pek çok milli sporcumuzun yetiştiği spor bilimleri fakültesi de başlı başına bir markadır. Üniversitemizin önünde çok büyük hedefler bulunduğunu biliyorum. Bir mezunu ve Cumhurbaşkanı olarak üniversitemize her konuda destek verdim, veriyorum. Maltepe ve Göztepe'deki külliyelerimizle ilgili çalışmaları yakından takip ediyorum. Maltepe, 2 bin 300 dönüm civarında bir arazi üzerinde, inşallah Maltepe'deki yer bittiği zaman Marmara Denizi'ne nazır ve külliye olarak bütün birimlerini bir araya toplayan bir üniversite olacak. Dünyanın en eski üniversitelerine, eğitim öğretim kurumlarına sahip bir ülke olarak bize yakışan da budur. Türkiye'nin 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomi olma hedefine ulaşabilmesi, nitelikli insan kaynağı ile mümkündür. Türkiye'nin 15 yılda yaşadığı büyük dönüşümü görebileceğimiz alanlardan biri de yüksek öğretimimizdir. 

FETÖ GELECEĞİMİZİ GASP ETTİ

Dersaneleri ele geçiren FETÖ zihniyeti bu şekilde en zeki, parlak öğrencileri devşirebileceği bir zemin oluşturmuştur. Türkiye'nin 15 Temmuz girişimlerine giden yolu dersane tartışmaları üzerinden takip etmek mümkündür. FETÖ geleceğimizi gaspetmiştir. Bu ümmeti parçalamıştır. Üniversite kapasitemizi talep eden herkesin gidebileceği bir düzeye ulaştırdık. 

DOKTORADAN SONRA YARDIMCI DOÇENTLİK OLMAYACAK

Yardımcı doçentliğin sadece bir siyasi karar olduğunu dile getirdik. Dedik öyle bir adım atalım ki, ara unvanı ortadan kaldırıp doktoradan doğrudan doçentliğe geçilmesini temin edecek çalışma yapalım. YÖK Başkanımıza bu talimatı verdik. Doçentliğin şartları da buna göre yeniden düzenlenerek inşallah büyük ihtimal önümüzdeki hafta parlamentoya gönderilecek ve böylece bu sorunu da çözeceğiz. Doktoradan sonra bir de yardımcı doçentlik olmayacak. Doktoradan sonra kazanan doçentliğe gidecek. 

SÖYLEM SOSYALİST, ZİHNİYET FAŞİST

Her iş gibi akademi de adanmışlık gerektirir. Bir hocalarımızda artık bu azmi, bu kararlılığı görüyorum. YÖK, kalite kurulu, misyon farklılaşması programları ile bu konularda ilk adımları atmıştır. Üniversitelerimizden de benzer anlayışla kendi projelerini hayata geçirmelerini planlıyoruz. Türkiye her alanda milletimizin değerlerinden, halka rağmen halk için anlayışı ile hareket eden, söylemi sosyalist, zihniyeti faşist kadroların tasallutu altında kalmıştır. Üniversitemiz de bu alanda kalmıştır. 'Benim oyumla çobanın oyu bir olabilir mi' diyen bir zihniyetin olduğu yerde demokrasiden söz edilemez. Hezeyanlar saçan bir zihniyetin olduğu yerde millilikten söz edilemez. 

ZİHNİNİ BİR ADAMIN EMRİNE VERMİŞSEN HİÇSİN

Bilim demek özgür bir zihin demektir. Siz zihninizi belirli kalıpların, belirli ideolojilerin, belirli tezlerin emrine vermişseniz, bilim adamı sıfatınızı artık kaybetmişsiniz demektir. İşte Pensilvanya'nın emrine, her yanıyla cehalet kokan bir adamın emrine her şeyinizi teslim etmişseniz, ipotek altına vermişseniz, profesör de olsan hiçsin, çok farklı reklamın da olsa bir hiçsin. Kapınızdaki tabelada öyle yazıyor olmasının bir anlamı yoktur. Yanlış anlaşılmasın. Ben demiyorum ki, 'Tüm bilim insanları bizim istediğimiz gibi düşünecek veya hepsi böyle, haşa. Ben aklını ilmini bu tür adamların emrine kiraya verenler için bunu söylüyorum. Bundan çok çektik. Bizim isteğimiz, bilimin özünü oluşturan objektiflikten hakkaniyetten farklılıklara saygıdan uzaklaşılmasından hareket edilmesidir. Meczuplukla münbitlik arasındaki o ince çizgiye dikkat etmek lazımdır. Cumhuriyet tarihinde bilimle, bilimsel çalışmalarla, araştırmayla, gelişmeyle en yakından ilgilenen başbakan ve cumhurbaşkanının ben şahsım olduğunu iddia ediyorum. Olmaya da devam edeceğim. Geçtiğimiz günlerde Boğaziçi Üniversitesi'nde de ifade ettim, milletin değerlerine saygılı olmakla bilimde en üst seviyelere çıkmak birbirinin alternatifi, zıddı değildir.

AKADEMİDEN GÜÇLÜ DESTEK BEKLİYORUM

Ülkemizin verdiği çok yönlü mücadelede akademinin desteği olmazsa olmaz mesabesindedir. Sosyal bilimlerde, temel bilimlerde, mühendislik bilimlerinde, sağlık bilimlerinde güçlü bir altyapıya, güçlü bir desteğe sahip olmadan bir devletin sadece kamu kuruluşlarının gücüyle hedeflerine ulaşması mümkün değildir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine giden süreçte ve yeni dönemde akademiden çok daha güçlü, destek bekliyorum. Ülkemizin, milletimizin ve insanlığın hizmetine sunulacak özellikle de bu hedefi yakalayamamış doğru mecralara aktarılmamış bilgi, odaların dört duvarı veya kitapların iki kapağı arasında kalmaya mahkumdur.